- "Üzüm üzüme baka baka kararır". Siz böyle yapmayın! Şirketinizdeki erkeklerin sayısal fazlalığı, sizi (her zaman) onlar gibi davranmaya itmesin. Şirketinizin 'kültürü' bu hassas ayrımda sizin kılavuzunuz olabilir.
- Kendiniz gibi olamamak hep karşınıza (kılık değiştirmiş) bir problem olarak çıkar. 'Aslında' acaba sizden ne beklenmektedir. Perde arkasını 'okumanız' sizin için değerli bir bilgi olacaktır.
- Yönetici, sizin 'işe karşı' duygusal (ve içten) konumlanmanızı görmezden geliyor, hatta bunu aleyhinize koz olarak kullanıyorsa. Yapmanız gereken (dozunda) bir ciddiyet kıvamı tutturmanızdır.
- Her şeye rağmen, kurum kültürünü görmezden gelemezsiniz. Şirketin kadınlara ve erkeklere yüklediği (iletişim ve algıyla ilgili) bir 'misyon' varsa, nehri ters akıtmaya çalışmanız beyhude olur.
- Kurumdaki sistemin sizi 'asimile' etme olasılığı büyüktür. 'Kendiniz gibi ve kariyeriniz için' hareket etmeyi planlamadıkça 'başkalarının istediği gibi' olmaya mahkumsunuz.
- İş yerindeki tavrınız, kendinizi 'çift karakterli' gibi hissetmenize yol açıyor mu? Bu büyük bir risktir. 'Olabileceğiniz şey' ile 'olmanız gereken şey' arasında bir örtüşme sağlayabilmelisiniz.
- Kimin amaçlarına hizmet etmektesiniz? Kendinizin mi başkalarının mı? 'O amaçlar' ile sizin hedefleriniz ne kadar 'uyum' içinde?
- 'Evrensel' bir iddianız, teziniz var mı. Yoksa kendini çabucak tüketen 'fikirlere' mi sahipsiniz. Toplantıda savunageldiğiniz düşünceler kişileri sıkmakta mı, heyecan mı vermekte?
- Sonuç: Sonsuza kadar 'benimsemediğiniz' şekilde davranamazsınız. İçselleştiremediğiniz ve kabullendiremediğiniz bir 'iletişim ortamı' sizin için uzun ömürlü olmaz. Siz de böyle bir firma için 'uzun ömürlü' olamazsınız… Önlem paketleri ve 'B planları' cepte hazır olmalı…
