- Karşıdakini kırmak ve kolayca kırılmak istemediğiniz için, aslında benimsemediğiniz bazı şeylere ‘olur‘ diyebiliyorsunuz.
- Erkeklerin tavır ve konuşmaları çabucak tolere edilebiliyorken, kadınların ‘kırıcı‘ konuşması hemen dikkat çekebiliyor. Kariyerde bir engel olabiliyor.
- Bir problemi dile getirdiğinizde, bir ihtiyacınızı belirttiğinizde birilerinin size ‘kırılması’ sizi aldatıyor! İş duygusal bir kulvara giriveriyor. Kırgınlık – mahcubiyet arası kalıyorsunuz. Peki problem nerede kalıyor?
- Bu ikilemde kalmaya devam ettiğiniz sürece muhataplarınıza (bilinçli veya değil) bu kozu aleyhinize kullanmayı da öğretmiş oluyorsunuz!
- “Artık ofise ek eleman almanın zamanı gelmedi mi?” diye sorduğunuzda. “Nasıl yani, şimdi pat diye nereden çıktı bu tepki?” cevabı alıyorsanız. Konu bağlamından sapmaya hazır demektir.
- “Tepki değil, ilk defa söylemiyorum ki” karşılığında “Şimdi de sizi duymayan – önemsemeyen mi olduk!” cevabı. İşte asıl ‘tepki‘ budur. Ve sizin duygusal engeliniz…
- Bu kısır döngüden kurtulmak için ‘müzakere teknikleri‘ üzerine biraz çalışmalısınız. Cesaretli davranmalı, ‘hedefe’ dönük konuşabilmelisiniz.
- ”Tekrar tekrar söylediğimi düşünmenizi istemem ama, yinelenen şu şu ihtiyaçlarımız, ofise ek bir eleman alınması gerektiğini düşündürdü.” gibi. Karşıdakinin ‘olası’ kaygısını hesap edecek bir iletişim kurabilirsiniz.
- Muhatabınıza bu çekincenizi söyleyebilirsiniz: “Kırıcı olmak istemediğim için ifade etmeye çekiniyorum ama şu şekilde özetlemek isterim” gibi.
- Muhatabınızda aşırı bir kırılganlık varsa. Onu anladığınızı açıkça söyleyerek moral verin. Empati kurduktan (kurdurduktan) sonra anlatmaya devam edin.
- Sonuç olarak: Elbette haksızlık yaparak kimseyi kırmanızı önermeyiz. Ancak. Kırılganlık sizin için bir engel olmamalı, bunu aşmanın yollarını bulmalısınız.
27 Temmuz 2013 Cumartesi
{Kırmak – Kırılmak}
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder