27 Temmuz 2013 Cumartesi

{Kırmak – Kırılmak}


  • Karşıdakini kırmak ve kolayca kırılmak istemediğiniz için, aslında benimsemediğiniz bazı şeylere ‘olur‘ diyebiliyorsunuz.
  • Erkeklerin tavır ve konuşmaları çabucak tolere edilebiliyorken, kadınların ‘kırıcı‘ konuşması hemen dikkat çekebiliyor. Kariyerde bir engel olabiliyor.
  • Bir problemi dile getirdiğinizde, bir ihtiyacınızı belirttiğinizde birilerinin size ‘kırılması’ sizi aldatıyor! İş duygusal bir kulvara giriveriyor. Kırgınlık – mahcubiyet arası kalıyorsunuz. Peki problem nerede kalıyor?
  • Bu ikilemde kalmaya devam ettiğiniz sürece muhataplarınıza (bilinçli veya değil) bu kozu aleyhinize kullanmayı da öğretmiş oluyorsunuz!
  • “Artık ofise ek eleman almanın zamanı gelmedi mi?” diye sorduğunuzda. “Nasıl yani, şimdi pat diye nereden çıktı bu tepki?” cevabı alıyorsanız. Konu bağlamından sapmaya hazır demektir.
  • “Tepki değil, ilk defa söylemiyorum ki” karşılığında “Şimdi de sizi duymayan – önemsemeyen mi olduk!” cevabı. İşte asıl ‘tepki‘ budur. Ve sizin duygusal engeliniz…
  • Bu kısır döngüden kurtulmak için ‘müzakere teknikleri‘ üzerine biraz çalışmalısınız. Cesaretli davranmalı, ‘hedefe’ dönük konuşabilmelisiniz.
  •  ”Tekrar tekrar söylediğimi düşünmenizi istemem ama, yinelenen şu şu ihtiyaçlarımız, ofise ek bir eleman alınması gerektiğini düşündürdü.” gibi. Karşıdakinin ‘olası’ kaygısını hesap edecek bir iletişim kurabilirsiniz.
  • Muhatabınıza bu çekincenizi söyleyebilirsiniz: “Kırıcı olmak istemediğim için ifade etmeye çekiniyorum ama şu şekilde özetlemek isterim” gibi.
  • Muhatabınızda aşırı bir kırılganlık varsa. Onu anladığınızı açıkça söyleyerek moral verin. Empati kurduktan (kurdurduktan) sonra anlatmaya devam edin.
  • Sonuç olarak: Elbette haksızlık yaparak kimseyi kırmanızı önermeyiz. Ancak. Kırılganlık sizin için bir engel olmamalı, bunu aşmanın yollarını bulmalısınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder